Deprem insanı değil işçi sınıfını öldürür. Bu tarihsel materyalizme ve ekonomi politiğe aşina her göz için açık bir gerçekliktir. Sınıflı bir toplumda ‘insan’dan ancak bir soyutlama olarak bahsedebilirsiniz. Soyut bir kavramı da depremin somut beton blokları ezemez. Sınıflardan bahsetmek istemeyen ancak dürüst bir yer bilimciyseniz ‘deprem fakirleri öldürür’ de diyebilirsiniz. Nasıl, yoksulluk kelimesi her kullanıldığında sömürüyü gizliyorsa, buradaki fakir kelimesi…
Proleter
Kapitalist devletlerde, doğal afetlere toplumun fiziksel hazırlığı, hâkim sınıf olan burjuvazinin ekonomi politik tercihleri ile oluşturulur. Burjuvazi, sermayenin hareketini, en ‘rasyonel’ gördüğü noktalara yönlendirir ve bu ‘rasyonalitenin’ çerçevesi fiziksel yıkım olasılığını içeriyorsa, yıkım riskini yani sermaye ve servet kaybı riskini de göze alır. Sermaye birikimi yetersiz olan ve teknik teknolojik gerilikleri yüzünden, tasarruf oranı olarak ifade edilen toplumsal artı değer…
Devlet toplumdaki sınıflar üstü üçüncü bir güç değildir. Bundan dolayı, yaşananlar, burjuva devletinin varoluşunun doğasıdır. Onun için devletin yol açtığı sorunları gidermekten ziyade devletin kendisine yönelik mücadele hedeflenmeli çünkü burada bir organın yanlış fonksiyonuna bakmıyoruz, organın kendisiyle yüz yüzeyiz 6 Şubat 2023 Maraş merkezli deprem sonrası hemen hemen tüm kesimler devletin yetersizliğine değinmiştir. Ve büyük bir dayanışma ile eksiklikler giderilmeye…
Kıvılcımlı’nın ‘Hegel ve Felsefe Notları’ adlı kitabında hem kuramsal bilgiye verdiği önemi hem de Marksist kuramı kavrayış şeklini görebilmemiz mümkün olmaktadır. Marksist mücadelesi için gereksindiği kuramsal düzleme verdiği bu önem, döneminin değil, bu günün birçok Marksist yapılanmasının bile üstünde olmakla birlikte, bu kuramsal çabası içinde doğru bir çözümlemeye ulaştığının söylenmesi ise pek mümkün değildir. Politik mücadelesi için ihtiyaç duyduğu bilimsel…
İşçi sınıfının COVID 19 pandemisi öncesi ve 2022 başlangıcından bugüne devam eden eylemleri sosyalist yapıların sınıf ile olan ilişkisinin boyutunu tartışılır hale getirmiştir. İşçilerin yapmış olduğu mücadeleler, bilinç ve eylemlilik olarak kendiliğindenliğin ötesine taşınamamaktadır. Hatta dışardan bilinç taşımasını düşündüğümüz yapılar kendiliğindenliğe hapsolmuş gözükmektedir Lenin Ne Yapmalı[1] kitabında bize, işçi sınıfı partisinin, işçi sınıfı ile kuracağı bağın şeklini sunarken, ayrıca bu bağı salt…
Haluk Gerger, Anti-Marksist Devrimcilik kitabına “iddiam odur ki, Marx ve Engels’in zamanında çok mücadele ettikleri ve yenilgiye uğrattıkları bu zihniyet daha sonraları Marksist hareket içine sızmış, bazı dönemlerde ve yerlerde hegemonik bir konum dahi elde edebilmiştir. Temel tezim ise, kendisine karşı yabancı öğelerden arındırıldıktan sonra Marksizmin devrimci dinamiklerinin sağlıklı temellerle yeniden harekete geçirilebilmesinin yolu, bu zihniyet ile hesaplaşmaktan geçmektedir”[1] diyerek…
Yöntem, düşüncenin nasıl geliştiğini, kavramlarını nasıl ürettiğini gösterir. Üstelik bunu, eğer bilimsel olduğu iddiasındaysa, bireyin öznel bilinci ekseninde değil, tamamen bireyin bilinci dışında nesnel süreçler olarak tarif etmek durumundadır.
Bu yazı 17 Ekim’de bu sitede yayınlanan Yener Orkunoğlu’nun Diyalektik materyalizmi savunmak, ama nasıl! adlı makalesi üzerine kaleme alınmıştır. Öncelikle Orkunoğlu’nun, Engels’in diyalektik olmadığı saptamasını yapmasını sağlayan yansıma teorisi tarifi üzerine birkaç söz söylenecektir. Bu ana başlıktan sonra da Orkunoğlu’nun yazısının içerdiği diğer başlıklar kısaca ele alınmaya çalışılacaktır. Orkunoğlu’nun eleştirilerin üstünden atlayan tavrı nedeni ile daha önceki iki yazımızın içeriği…
Yazımızı, 27 Eylül’de bu sitede yayınlanan Yener Orkunoğlu’nun Engels ve Felsefenin Küçümsenmesi adlı makalesi üzerine kaleme alıyoruz. İlk olarak daha önceki yazımızda kullandığımız ‘pozitivist metafizik’ kavramına kısa bir açıklama getireceğiz. Sonra Orkunoğlu’nun yazısında geniş yer tutan ‘özne nesne özdeşliği’ tartışmasını ele alacağız. Bu tartışmanın Orkunoğlu’nu neden materyalizm ile idealizmi sentezleme çabasına ittiğine değineceğiz. Yazının sonunda da materyalizmin bir savunusunu verip,…
Marx’ın Kapital’i, ekonomik niceliklerin bir tahlili ve dökümü değildir. Yeni bir bilimin, ekonomi politik alanında uygulanmasıdır. Bu yüzden Kapital’in kuramsal yapısına yeterli özeni göstermek zorunludur. Bu özen gösterildiğinde, Marx’ın, kuramsal düşüncenin tüm tarihi boyunca uğraştığı sorunlara bilimsel bir cevap ürettiği görülebilecektir. Örneğin, Kapital’de “değer biçiminin idealliği”nden bahsedilirken kullanılan ideal kavramı, Platon’dan, Kant’a ve oradan Hegel’e dek devam eden ‘idealin nesnelliği’…