Komünistler Birliği’nden Komünist Enternasyonale Yazı Dizisi Üzerine Okur Mektubu-2 Derginin bir önceki sayısında “Komünistler Birliği’nden Komünist Enternasyonal’e yazı dizisini” değerlendirirken, post Marksistlere karşı verilecek kuramsal mücadelede, tarihsel süreçleri yeniden değerlendirerek sunmanın yanında, doğru bir Marksist bilimsel kurama sahip olmanın önemine değinmiştik. Ancak bu şekilde, Marksizm’e yapılan saldırıları, kuramsal yanlışları içinde görmek ve göstermek mümkün olacaktır. Oysa çoğu ‘Marksist’ yazın, ne…
Yazılarn yazarı: “Alper Öztaş”
Mahmut Boyuneğmez bu sitede yayınlanan ‘Diyalektik: Bir mantık mı, bir yöntem mi?’ başlıklı makalesinde Marx’ın düşünce biçiminin realist/bilimsel düşünme yöntemleri içinde değerlendirilmesi gerektiğini öne sürdü. Diyalektiğin bir yöntem olmadığının açık olduğunu ve realist düşünme yöntemlerinin kullanılmasının, ulaşacağımız bilgilerin doğruluğunu sağlayacağını söyledi. Boyuneğmez’e göre zaten, Marx’ın ya da diğer bilim insanlarının da incelemeleri sırasında kullandıkları realist düşünme yöntemleri değil miydi? …
Kuramsal zeminimizin bilimsel sosyalizm olduğundan eminiz ki, sosyalist mücadelenin içinde bulunduğu durumu değerlendirirken sürekli etkinliklerimizden ve bu etkinlikleri gerçekleştirdiğimiz düzlemlerin doğruluğu ya da yanlışlığından bahsediyoruz. Yenilgiler karşısında sadece pratik etkinliğimizi tartıştığımıza göre, kuramsal olarak durduğumuz zeminin bilimsel sosyalizm olduğundan tam anlamı ile eminiz herhalde? Sınıfın özneliğine soyunanın, ayağını bastığı bilimsel zeminden emin olması nedeniyle olsa gerek kendimizi yenik gördüğümüz her…
DUVAR – Alper Öztaş’ın ‘Bookchin Kuramının Marksist Eleştirisi’ kitabı Doruk Yayıncılık’tan çıktı. Öztaş kitabında, ABD’li yazar Murray Bookchin’in ‘özgürlükçü sosyalist temelde ekolojik bir toplum yaratma’ iddiasını Marksist bir perspektifle değerlendiriyor. Bookchin, Türkiye’deki ve bir ölçüde dünyadaki ününü, Kürt hareketinin 2000’li yıllardan beri kendisini yakından takip etmesine borçlu. Peki anlattıkları tam olarak nerede duruyor? Karl Marx’ı ‘aştıklarını’ iddia edenler, teorilerini nereye yaslıyor?…
Burjuvazi, içinde bulunduğu kapitalist kriz koşullarının gerektirdiği, sınıfsal çıkarlarını korumak için uygulamak istediği ekonomi politik kararları alabileceği, sakin dönemlerin biçimi olan burjuva demokratik yapılanmasının da dışına taşan bir rejim şekline yönelmek durumunda kaldı. Parlamentarizmi aşan, baskıcı, otokrat, anti demokratik bu siyasi iktidar, burjuvazinin ihtiyaçları çerçevesinde, içinde bulunulan olağanüstü duruma istinaden inşa ve istihdam edildi. Daha önceki yazılarımızda buna Bonapartist bir…
Kapitalist devlet, kendinden önceki devlet biçimlerinden temel anlamda farklı bir yapıdadır. Bu farklardan biri, kapitalist devlette bireyler, meta sahipliği çerçevesinde bir mülkiyet ilişkisi içinde tarif edilir. Bu şekildeki bir tarif meta sahipleri olarak her bireyi ‘biçimsel’ bir eşitlik içinde yapılandırmayı gerektirir. Karşıt sınıfların üyeleri olarak patron ve işçi iki eşit meta sahibi olarak karşı karşıya gelmek durumundadır. Bu eşitlik ilişkisi…
Türkiye burjuvazisi hem sınırları içindeki ekonomi politik sorunları aşacağı hem de dünya kapitalizmi içindeki çalkantıları göğüsleyeceği yürütmeyi oluşturacak burjuva hükümete karar vermeye çalışıyor. Yazımızda yaklaşmakta olan seçimlere Marksist kavramlarla bakmaya ve içinde bulunduğumuz burjuva diktatörlüğünün güncel biçiminin nasıl okunması gerektiğini eleştirel bir çerçevede incelemeye çalıştık. Seçimin Zemini Olarak Kapitalist-Emperyalist Devlette Burjuva İktidarı Seçim ve genel…
Okur Mektubu Komünistler Birliği’nden Komünist Enternasyonal’e yazı dizisini, 17.sayıya kadar ilgiyle okudum. Tüm tarihsel süreci içeren akışıyla oldukça kapsamlı bir yazı. Yazı, tarihsel süreci ve bu tarihsel süreçte yaşanan toplumsal olaylara karşı komünist örgütlenmelerin verdiği karşılıkları çok güzel dile getiriyor. Mücadelenin geçmiş deneyimleri üzerinden yapılan saptamalar, Marksist hareketin bugün içinde bulunduğu sapmalara karşı da oldukça açıklayıcı oluyor. Marksist mücadelenin, önüne…
Deprem insanı değil işçi sınıfını öldürür. Bu tarihsel materyalizme ve ekonomi politiğe aşina her göz için açık bir gerçekliktir. Sınıflı bir toplumda ‘insan’dan ancak bir soyutlama olarak bahsedebilirsiniz. Soyut bir kavramı da depremin somut beton blokları ezemez. Sınıflardan bahsetmek istemeyen ancak dürüst bir yer bilimciyseniz ‘deprem fakirleri öldürür’ de diyebilirsiniz. Nasıl, yoksulluk kelimesi her kullanıldığında sömürüyü gizliyorsa, buradaki fakir kelimesi…